9/8 Roman Dansı : Kültür, Kimlik, Dönüşüm ve Yeniden İnşa
9/8 Roman Dansı Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze Türkiye’deki Çingene-Roman toplulukların dönüşümünü irdeliyor. Bunu hem bireysel ve kolektif anlamlar taşıyan, hem nesne ve özne olabilen, hem de kültürel arşiv niteliğini her koşulda sürdürebilen “bedenler” ve kültürel sermaye alanı olarak kimliklerin kurulmasında, yıkılmasında ve dönüşmesinde etkin role sahip “dans” üzerinden yapıyor. Gonca Girgin Tohumcu müzik, televizyon, sinema endüstrisini de kapsayan ve kimlik siyaseti, yerinden etme, ötekileştirme, güçsüzleştirme, sermaye-iktidar ilişkileri, toplumsal değişim-dönüşüm, yabancılaşma, metalaşma, yeniden üretim ağları ve bunun gibi daha birçok kritik kavramdan faydalanan çalışmasında okura Çingene-Roman kimliğinin ve dönüşümünün bir panoramasını sunuyor. “Çingeneler, Çingeneliği sevenler, Çingene gibi olanlar, Çingene doğanlar sıklıkla popülist bir söylemin kaynağı olabiliyor. Çoğu zaman, ‘Keşke Çingene olsaydım,’ diyebiliyor ya da bu ve benzeri cümlelerle isterik bir öykünmeye şahit olabiliyoruz. Hangi Çingene gibi olmak istiyoruz peki? Bir moda yarışmasında kıyafet sunumu esnasında mutlaka ‘göbek attırılan’ o dolgun, egzotik, merak uyandıran, konuştuğunda komik olan Çingene gibi mi? Yoksa kentsel dönüşümle barınma hakkı elinden alınmış, kullanılmış, sahip olmadığı cümlelerle konuşturulmuş, yarınını bilmeyen Çingene gibi mi? Akademinin sadece bir malzeme ve kaynaktan ibaret gördüğü, içine girip tüm anlamlarını lime lime ettiği, zorla aydınlattığı, zorla sevdirdiği ya da nefret ettirdiği o mahallelerde mi yaşamak istiyoruz? Siyasi iktidarın demokratik açılım paketindeki tehlikeli ‘heval’lere karşı sevimli ‘şoparlar, kızanlar’ mı bizi kendine yakın hissettiren?”