Babam Sultan Abdülhamid
“Otuz üç sene millet ve devletim için, memleketimin selâmeti için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah ve beni muhakeme edecek de Resûlullah’tır.”
“Günün birinde umumî bir harbin çıkacağına hiç şüphe yoktu. Fakat bizim bu işe atılmamız büyük bir cehalet ve tedbirsizlikti. Selâmetimiz tarafsız kalmaktaydı.”
Sultan Abdülhamid
Meşrutiyet’le başlayan, 31 Mart ile devam eden ve tahttan azille son bulan çalkantılı bir devrin padişahı: Sultan II. Abdülhamid. İstanbul’da Yıldız Sarayı’nda başlayan, Selânik’te Alâtini Köşkü’ne uzanan ve yine İstanbul’da Beylerbeyi Sarayı’nda sona eren bir ömrün hikâyesi…
Osmanlı Devleti’nin ve dahası dünyanın talihini değiştiren bu devrin en yakın şahitlerinden biri: Sultan II. Abdülhamid’in kızı Ayşe Osmanoğlu. Sultan olarak sarayda doğan, özenle yetiştirilen, sonra ülkesinden kovulan, gurbette hayata tutunmaya çalışan bir kadının, unutulmasın diye yazdığı ve Türk milletine yadigâr bıraktığı hatıraları…
Elinizdeki bu hatırat, Abdülhamid’i sadece padişah olarak değil; bir oğul, eş ve baba olarak okuyucuyla buluşturuyor. Unutulmuş saray âdetlerinden bayram sofralarına; Abdülhamid’in kişisel yaşamından, döneme dair başka hiçbir yerde bulunamayacak bilgilere yer veren eserde dedikodu ve rivayetler üzerinden aktarılan bir dönem, o zamanları bizatihi yaşamış birinin kalemiyle aydınlatılıyor.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleriyle ilgilenen okurlar, hakikatin peşine düşen tarihçiler ve tarihseveler için bir başucu eseri!