Bakü Komünü (1917-1918)
100. yılını tamamlamış olan Ekim Devrimi üzerine yeni çalışmalar, Devrim’in bir merkezden başlayarak çevreye yayıldığı şeklindeki geleneksel algıyı önemli ölçüde kırmış bulunuyor. Ronald Grigor Suny’nin 1972 tarihli Bakü Komünü kitabı bu açıdan öncü bir eser olarak kabul ediliyor. Suny, Bakü Komünü’nde yalnızca çevreden bir bakışla Sovyet Devrimi’nin bütünlüğüne katkıda bulunmakla kalmamış, aynı zamanda devrim tarihi içinde son derece özgün bir deneyim olan Bakü Komünü’nü gölgeden aydınlığa çıkarmıştır. Emek tarihi genellikle büyük merkezlerle ilgilidir. Suny, Bakü’nün bütün çelişkileri ve işçi hareketinin kendine has özellikleriyle birlikte işçi hareketi için nasıl önemli bir merkez haline dönüştüğünü gösteriyor. Rus, Müslüman, Ermeni gibi farklı etnik gruplardan emekçilerin bir arada yaşadığı kozmopolit bir petrol ve işçi kenti olan Bakü’de Bolşevik önder Isdepan Şahumyan’ın önderliğinde, Paris Komünü’nden esinlenerek ilan edilen Komün’ün başardıkları ve karşılaştığı sorunlar, toplumsal hareketler açısından çıkarılabilecek pek çok kıssaya zemin oluşturuyor. Siyasal tarihte nadir rastlanan bu demokratik ve barışçıl geçişi Suny en ince ayrıntılarıyla resmetmekte. Bakü Komünü, aynı zamanda, Kafkasya’nın kavgalı iki halkı –Ermeniler ve Azerbaycanlılar– arasındaki gerilimlerin tarihsel arkaplanına dikkat çekmesi açısından da ilgiyle okunuyor.