Cemal-i Halveti & Esrar-ı Garibe
XIII. yüzyıldan sonra Anadolu’da şekillenen Türk edebiyatının en önemli örneklerini, halkın anlayacağı sade Türkçeyle yazılmış olan dini, tasavvufi, ahlaki mesneviler oluşturmaktadır. İslam dini, tasavvuf ve tarikat kültürü hakkında bilgi vererek manevi eğitim aşamasındaki müritleri eğitme amacıyla kaleme alınmış olan bu mesneviler ahlaklı insan ve ahlaklı toplum oluşturmaya çalışan pedagojik ve didaktik eserlerdir.
Osmanlı mesnevi edebiyatı içinde özellikle XV. yüzyılda müstakil olarak bu amaçla kaleme alınmış pek çok eser bulunmaktadır. İstanbul’daki ilk Halveti büyüklerinden biri olan Cemâl-i Halvetî (Çelebi Halîfe)’nin, Cevâhirü’l-Kulûb, Beyân-ı Çengnâme, Risâle-i Teşrihiyye, Risâle-i Fakriyye ve Risâle-i Sûfiyye isimli mesnevileri bu grupta değerlendirilebilecek eserlerdendir. Cemâl-i Halvetî ’nin hayatı ve eserleri hakkında bilgi veren biyografik kaynaklar ve söz konusu mesnevileri üzerine yapılan akademik çalışmalar şairin bu eserlerin dışında da eserleri olabileceği yönünde hem fikirdirler.
Kastamonu İl Halk Kütüphanesi, 37 Hk 145/1 arşiv numarasında kayıtlı mecmuada Esrâr-ı Garîbe ve Ebrâr-ı Garîbe isimli iki mesnevi bulunmaktadır. Bu mesnevilerden müellif hattı olduğunu düşündüğümüz ilk metnin hatime bölümünde şair, mahlasını Dervîş, Halvetî ve Cemâlî olarak belirttikten sonra eserinin adını Esrâr-ı Garîbe koyduğunu ve bu eserin tamamlanmasıyla Ebrâr-ı Garîbe isimli esere başlayacağını bildirmektedir. Esrâr-ı Garîbe H. 889/ M. 1484 tarihinde İstanbul’da kaleme alınmıştır. Bütün bu referanslar, Esrâr-ı Garîbe mesnevisinin Cemâlî mahlaslı bir Halvetî şairine ait olduğunu ortaya koyar niteliktedir. Mevcut biyografik kaynaklar, Halveti tezkireleri, edebiyat ve tasavvuf tarihi kaynakları, XV. yüzyıl Halveti şairleri içinde Cemâlî mahlasını kullanan Cemâl-i Halvetî (Çelebi Halife) isminde birleşmektedir. Elimizdeki bilgilere, eserin kaleme alındığı H. 889/ M. 1484 tarihinde şairin İstanbul’da görev yapmış olduğu ve Esrâr-ı Garîbe’nin Cemâl-i Halvetî’nin diğer mesnevileriyle üslup, dil, vezin ve anlatım teknikleri itibariyle benzer özellikler sergilediği referansları da eklendiğinde eserin Cemâl-i Halvetî’ye ait olma ihtimali kuvvetlenmiş bulunmaktadır.
Bu çalışma, Cemâl-i Halvetî’ye ait olduğunu düşündüğümüz Esrâr-ı Garîbe mesnevisinin bilimsel metodlarla okunması ve incelenmesi amacıyla oluşturulmuştur.
Çalışmanın giriş bölümünde Esrâr-ı Garîbe mesnevisinin yazıldığı döneme kadar klasik Türk edebiyatında kaleme alınan tasavvufi mesneviler hakkında bilgi verilmiştir. Bu bölümde özellikle bir tarikat ekolüne bağlı olup, o tarikatin üslup, adap ve uygulamaları hakkında bilgi veren seyr-i sülûk konulu mesneviler hakkında bilgi verildikten sonra XIII., XIV. ve XV. yüzyılarda yazılmış olan en önemli örnekler tanıtılmıştır. Ayrıca, Giriş bölümünün sonunda, okuyucuların eseri ve şairi daha rahat anlayabilmeleri amacıyla, Cemâl-i Halvetî’nin mensup olduğu Halvetiyye tarikatini tanıtıcı mahiyette kısa bir bölüm yer almaktadır.
Birinci bölümde Esrâr-ı Garîbe mesnevisinin müellifi Cemâl-i Halvetî’nin hayatı, eserleri ve sanatı hakkında bilgi verilmiştir.
İkinci bölüm, Esrâr-ı Garîbe mesnevisinin incelenmesine ayrılmıştır.
Eserin şekil özelliklerinin incelendiği kısımda nazım şekli, vezin, dil ve imla özellikleri örnek beyitlerle açıklanarak bilgi verilmiştir.
Muhteva incelemesinde eserin konusu hakkında bilgi verildikten sonra eserin geniş bir özeti verilmiştir. “Garip Sırlar” anlamına gelen Esrâr-ı Garîbe, tasavvufun önemli meselelerinden biri olan “etvâr-ı seb’a”, (kalbin yedi tavrı) konulu bir mesnevidir. Bu nedenle eserin konusunun incelendiği bu bölümde nefis, nefsin makamları ve etvâr-ı seb’a hakkında bilgiler verilmiştir. Tasavvuf eğitiminde nefsi eğitmenin bir tekniği olarak gelenekte yer alan etvâr-ı seb’a metodu çerçevesinde Esrâr-ı Garîbe’de nefis eğitimin aşamaları sırasıyla izah edilmiş ve ilgili beyitlerin numaraları verilmiştir. Muhteva incelemesi başlığı altında ayrıca mesnevinin bölümlerinin tasnif edildiği bir konu fihristi ve eserde yer alan dini, tasavvufi kavramların açıklandığı bir bölüm yer almaktadır. Bu bölümde her kavram kaynaklardan yola çıkılarak açıklanmış ardından kavramın eserde nasıl ele alındığı, ilgili beyit numaraları ile belirtilmiştir.
Üçüncü bölüm, Esrâr-ı Garîbe mesnevisinin nüsha tavsifi, metnin kuruluşunda izlenen yöntem ve Esrâr-ı Garîbe mesnevisinin transkripsiyonlu metnini içermektedir. Metin, günümüz okuyucusunun da rahatlıkla anlayabileceği sade bir Türkçe ile kaleme alınmıştır. Bu nedenle çalışmanın hacmini arttırmamak için dil içi çeviri verilmemiş, ancak okuyuculara yardımcı olması amacıyla Üçüncü Bölüm’de Muhteva İncelemesi başlığı altında metinde geçen dini, tasavvufi kavramların açıklandığı bir bölüm oluşturulmuş, metnin sonuna da genel bir “Sözlük” eklenmiştir.
Çalışmanın sonuna araştırmacılara yardımcı olması amacıyla metinde geçen yer, şahıs ve eser adlarından oluşan bir “Dizin” eklenmiştir.
Eserin şimdilik bilinen tek nüshası Kastamonu İl Halk Kütüphanesi, 37 Hk 145/1 numarada kayıtlıdır. XV. yy Osmanlı Türkçesi’nin bütün özelliklerini gösteren eser, yer yer Eski Anadolu Türkçesi özellikleri de sergilemektedir. Oldukça sade bir Türkçe’yle yazılan eser okuyucu tarafından rahatlıkla anlaşılabilecek bir anlatıma sahiptir. Buna rağmen, sayısı fazla olmamakla birlikte okunuşundan emin olamadığımız veya anlamlandıramadığımız kelimeler de mevcuttur. Bunları ve metnin tamamını gösterebilmek ve okuyucuya mukayese imkânı sağlamak amacıyla çalışmanın sonuna metnin tıpkıbasımı koyulmuştur.