Danıştay Saldırısı ile Yüzleşme
Yüce Kudret ulu kitabında “Şahitliklerinizi gördüğünüz gibi dosdoğru yapınız.” düsturuyla biz kullarını fermanlandırdıktan sonra; Hz. Fahri Kâinat da “Bir yanlış gördüğünüzde onu ellerinizle düzeltiniz. Buna gücünüz yetmiyorsa dillerinizle müdahale ediniz. Buna da gücünüz yetmiyorsa, kalbinizle buğzediniz ki bu üçüncü eylem ise imanın en zayıf noktasıdır.” buyurmaktadır. Bizler bu anlayış muvacehesinde Danıştay suikastı ile hasbelkader yüzleşirken, hukukun ve de Hukukullah’ın yerini bulmasına müteveccihen başta şahit olduklarımızdan işe koyularak, gerek medya gerekse de Cumhuriyet Savcılığı, emniyet ve de mahkeme kayıtlarını baz alıp yazdıklarımızı kaynaklandırdık. Tek endişemizin, gerek insanlığı gerekse de yüce Türk milletinin ve Türk devletinin onurunu, gururunu ve istikbalini düşünmek olduğunun ve bundan başka hiçbir hesabımız olamayacağının altını çizerek; Cumhuriyet döneminin en karanlık cinayetini aydınlatmaya matuf âdeta bir derin Türk milleti iddianamesine ayak vermekten başka hiçbir hesabımız olmamıştır. Kaldı ki bu uğurda başımıza gelmeyenin kalmadığı bu hengamede hep vatanımız milletimiz sağ olsun derken, Şehit Yüksek Hâkimimiz Yücel Özbilgin’in ve de benzerlerinin kanının yerde kalmayacağının ispatı vücutu olarak Türkiye’nin sahipsiz olmadığını dillendirerek bütün hainlerin adalete teslim edilmesi bu milletin şerefli evlatları olarak boynumuzun borcudur. Duygu ve düşüncelerimizde yalnız da kalsak hiçbir zaman kuvvetten yana olmayıp her zaman hakkın üstün olduğunun tekrarlanması vesilesiyle saygılarımızı sunuyoruz. Gayret bizden muvaffakiyet Allah’tandır.
Bu çalışmamız bir inceleme, araştırma şaheseridir. Yüce Türk milletinin medyasının ma’şeri vicdanının bir bakıma millî-yerli refleksi ve şuur arşivinin bir tezahürüdür. Tek endişemiz hukukun tecellisinden başka bir şey olamaz.