Deli Memedin Türküsü
Mahmut Makal, bir simgesidir Köy Enstitülerinin. Onların neden kurulduğuna, neler yaptığına ve kapatılmasalardı yurdumuza neler getireceklerdi? Bütün bu sorulara en güzel yanıt, son günlerde Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün bir dergisinde örnek insan gösterilen Mahmut Makal’ın serüveni ve kişiliğidir.
Mahmut Makal, bir Orta Anadolu köy çocuğudur. Bizim Köy’de gerçekçi bir dille anlattığı “karanlık, yoksul, unutulmuş” köy ortamından, Cumhuriyet’in eğitim kaldıracı Köy Enstitülerinin kurtarıcı elleriyle alınmış, uyandırılmış, eğitilmiş, kendi toplumsal koşullarının eleştiricisi, bu geriliği, yoksulluğu yenecek bir ordunun öncüsü haline getirilmiştir. Bu serüven, Mahmut Makal’ın serüveniyle birlikte, Köy Enstitülerinin de başından geçenleri deyimler. Köy Enstitülerinin ülküsü, işte, karanlıklar, gerilikler içinde yaşayan milyonlarca köy çocuğundan, eğitim yolu ile uyanmış, eleştirici ve öncü Mahmut Makal’lar yaratmaktı. Mahmut Makal, nasıl, Köy Enstitülerini seven, onlara inananlar için olumlu bir simge ise, bir ters açıdan Köy Enstitülerini yeren, onlara karşı çıkanlar için de olumsuz bir simgedir.
Makal, uyandırılmak istenen “Bizim Köy”le, uyutulmak istenen “Bizim Köy” arasındaki temel çelişkiyi, Türkiye’deki tarihsel-toplumsal çatışmayı en güzel belirleyen bir simgedir. Köy Enstitüleri, “Bizim Köy”ün yazgısını değiştirmek için açılmıştı. “Bizim Köy”ün yazgısını değiştirmek istemeyenlerce kapatıldı.
Makal, “Bizim Köy”ün gerçeğini söyleyerek, o yazgıyı değiştirmek isteyenlere ışık tutmuştu. Çektiği çile, Anadolu köylüsünün çektiği çile yanında hiç kalır. Neden ki, Makal, çilesinin bilincine varmıştı Köy Enstitülerinde. Bilinç bir yerde bütün çileleri kutlu kılar. Hem çile çekmek hem de neden çile çektiğini bilmemek, Köy Enstitülerinin penceresi kapatılınca, Anadolu köylüsünün içine düştüğü karanlık gerçek budur. Ceyhun Atuf Kansu (Varlık dergisi)