Doğa Bilimlerinin Perspektifinden Evrimsel ve Döngüsel Tarih
Bir tarihsel olgunun belirli aralıklarla aynı şeyi tekrar etmesi, bunun yanında da sürekli evrimleşerek basitten karmaşığa doğru yol almasına evrimsel ve döngüsel tarih denir. Kısaca, tarihin belirli bir zaman aralıklarında periyodik olarak kendisini tekrar etmesi ve evrimleşmesidir. Siyasi, askeri ve sosyokültürel olarak dünya tarihi incelendiğinde, tarihin uzun bir zaman aralığı olmakla birlikte hiç değişmeyen bir sıra ile tarihi olguların tekrar ettiği fark edilecektir. İşte bu tarihi olaylar zincirini döngüsel yapan etken, olayların periyodik olmasıdır.
Evrimsel ve döngüsel tarih anlayışının en büyük özelliği, olayların arka arkaya sıralanması sonucu geleceğin doğa bilimlerinde olduğu gibi öngörülebildiğini ortaya koymasıdır. İlk olarak sadece büyük devletlerin mücadelesi ve büyük toplumsal olaylar tahmin edilse bile, bu tarih anlayışı detaylandırıldığında ortaya çıkacak sonuç, sosyal bilimler açısından bir devrim kabul edilebilir. Gerçekten de sosyal bilimleri doğa bilimlerinden ayıran en önemli özellik, sosyal bilimlerin henüz kanunlaştırılamamış olması ve öngörünün bulunmamasıdır.
Evrimsel ve döngüsel tarih anlayışının doğa bilimlerinin perspektifinden bakılmasının sebebi olarak şunu söyleyebiliriz; eğer bu anlayış yeteri kadar bilimsel ise doğa bilimleri ve çağdaş teorilerle çelişmemelidir. Hatta daha da ileri giderek doğa bilimlerindeki kanunların, toplumsal olaylardaki yansımaları keşfedilmelidir. Bize göre bilimsel metot, doğa bilimlerinin kullandığı metotlardır. Ortaya atacağımız fikirler, bu varsayımlara göre şekillenecektir.
“Yakın bir gelecekte bilim, evrenin oluşumundan günlük davranışlarımıza uzanan her türden olguyu atom hareketlerine indirgeyerek açıklayabilecek.”
– Tyndall