Doğudan Batıya Düşüncenin Serüveni (6. Cilt)
Felsefe Ahlâk ve Kelâmın Sentezi
İslâm düşüncesi, dinî olduğu kadar aynı zamanda insanî, yani aklî bir üretimdir. Bu düşünce sisteminde dikkatlerden kaçırılmaması gereken bir husus da ihyâ, inşâ, ıslâh ve tecdîd girişimlerinin altında güçlü bir aklın yattığıdır. Bu akıl, nasslarla beraber yürüyen Müslüman aklıdır.
Felsefe-kelâm ilişkisi, karşılıklı tartışmalar ve reddiyeler; yorum ve yorum felsefeleri; İslâm düşüncesinin klasik döneminde hâkim iki çizgi olarak kabul edilen rivayet ve dirayet tarzı ve her iki tarza göre eser yazanlar; bâtınî-zâhirî yaklaşımlar; mezheplerin kurucuları ve temel paradigmaları; düşüncenin sanatla birlikte harmanlandığı alanlar olan şiir ve edebiyat; Müslümanların iletişimin ötesinde fikir ve eser üretim araçları olan en yaygın üç ortak dili (Arapça, Farsça, Türkçe) yaşayan medeniyet dilleri olarak kullanmışlardır.
Nihayetinde rivayet ve dirayeti cem eden tarih, tefsir ve hukuk ilminin büyük önderi Taberî; kelâmî akımların baş imamları Eş‘arî ve Mâturîdî; bâtınî ve felsefî özgün akımlar İsmâilîlik ve İhvân-ı Safâ; İslâm Felsefesi’nin ve mantığın önderlerinden Sicistânî, İbn Miskeveyh, Nâsır-ı Hüsrev, Âmidî, Ebherî, Nâsıruddîn Tûsî, Necmeddîn Kâtibî, Kutbuddîn Râzî; hem dinî ilimler hem de felsefî alanda söz sahibi olan Râgıb İsfahânî, Gazâlî, Fahruddîn Râzî, Kâdî Sirâceddîn Urmevî, İbn Atâullah İskenderî, Kutbuddîn Şirâzî, Şerif Cürcânî; dil, düşünce ve edebiyat üstatları Ebû Ubeyde Ma’mer el-Müsennâ, Kirmânî, Ömer Hayyâm, Ziyâuddîn İbnu’l-Esîr, Sâdî Şîrazî, Fuzûlî, Niyazî Mısrî kadîm medeniyetin inşâsında ana figürler olarak varlık göstermişlerdir.