Dünya Görüşü ve İdeoloji
Dünya ince bir hesaplamaya göre ve somut bir amaç ve hedef için yaratılmıştır. Eğer böyle bir dünyagörüşüne sahipsem, her adımımda, her davranışımda inceden inceye düşünmem ve bu adımı atmam gerektiği gibi atıp atmadığıma bakmam gerekir. Çünkü ben de bu büyük dünyanın bir parçası, unsuruyum. Her bir zerresi ince bir hesaplama üzerine ve dakik bir hesapla olması gereken yere konmuş büyük bir dünya. Büyük bir makine; insanların hepsi de bir hedefin gerçekleşmesinin çalışanları, bu evrensel makinenin araçlarıdır. Şu halde ben dünyayı böyle görürsem artık ganimet anını, “hoşa giden ne varsa”yı, tesadüf ve absürd olanı hayata sokamam. Gönlümün istediği şekilde yaşayamam, hoşça vakit geçirme ve haz ile hayatımı dolduramam; neyi seçtiysem ve nasıl olursa olsun onu doğru sayamam. Bunlar, akıl ve mantığın dünyagörüşüne sığmaz.
Bu durumda anlıyoruz ki biz, insan olarak, nasılsak dünyayı öyle görüyoruz. Sartre’ın ifadesiyle: “Herkes, dünyayı tanıdığı biçimde yaşar.” Ömer Hayyam, Hâfız, Mevlevi, Molla Sadra, Ebu Müslim Horasani, Jean Paul Sartre, Albert Camus ve benzerleri arasındaki fark, onların dünyagörüşlerine göredir. Yani varlığı nasıl telakki ettiklerine göre.