Farabi’de Dil-Mantık İlişkisi
Fârâbî, henüz Arapça’ya yeni aktarılmış olan Aristoteles mantığını öncelikle tercüme ilim yaftasından kurtararak onun kavramlarını Arapça terimlerle telif eden, bu ilmin gerektirdiği düşünce yapısının temel unsurlarının İslâm Düşüncesi içerisine yerleşmesini sağlayan, bunu yaparken de sözkonusu düşüncenin entelektüel formunu oluşturan dil ile adım adım hesaplaşan bir mantıkçı konumundadır. O, ne kendinden önceki mantıkçılar gibi sadece bir mütercimdir ne de kendinden sonrakiler gibi mantığın teknik ayrıntıları ile uğraşan mantıkçı konumundadır. Aksine o, hem tercümeler yoluyla aktarılan klâsik mantığın anlaşılmasını sağlayan şerh ve hâşiyeci, hem bu ilmin kendi özgün terimlerini oluşturmak için dille hesaplaşan dilci, hem de bu ilmin öngördüğü düşünce formunu Arapça’nın oluşturduğu düşünce yapısına yerleştiren ve bu bağlamda yeni bir kavram çerçevesi oluşturan filozof durumundadır.