Galileo & Dünyayı Döndüren Adam
Hava çok berbattı. Sert ve soğuk bir rüzgar esiyordu. Tanıdık yol, hüzünlü ve karamsar bir manzara çiziyordu. Eskiden Roma’ya, çiçeklerin açtığı bahar günlerinde giderdi. Şimdi ise durum bambaşkaydı…
Defne çelengi almaya ya da bilimsel tartışmalara katılmaya gitmiyordu Roma’ya! Onu Roma’da kendisini acımasız engizisyon soruşturmaları, belki zindan, belki işkenceler bekliyordu…
Dayanılmaz bir hüzün içini kemiriyordu. Yaşlılık ve hastalık son gücünü almış gibiydi ama Galileo yine de umudunu yitirmemişti.
Kadere boyun eğmeye de hiç niyeti yoktu. Roma’da kendisini acımasız bir mücadele bekliyordu ve Galileo buna hazırdı…
Ayaküstü ölmek mi? Hayır, Galileo kazanmak, tamamlanmamış eserine geri dönmek istiyordu. Hatta eğer, mücadele ederken, diz üstü çökmek zorunda kalsa bile!…
Galileo eğer her şeye yeniden başlama şansına sahip olsaydı, başına gelecekleri bilerek, yine de ‘diyalog’ u bastırmayı göze alabilir miydi? Böyle bir bedeli ödemeye hazır mıydı?…
Evet, bin kere evet! O daha büyük bedeller bile ödemeye hazırdı!… Galileo kendini çok iyi hissediyordu. Sanki arkasında hastalıklar ve kötülükler bulunmayan yetmiş yıl bırakmamıştı. İleride onu bekleyen iyi günlere doğru yürüyordu.