İçe Kanayan Yara
“Babam bana, ‘Bu olanları kimseye söylersen veya evden kaçıp gidersen senin ayaklarına sıkarım,’ dedi. İki gün sonra babamın yatak odasındaki elbise dolabının içinde asılı olan ceketinin iç cebinden çıkardığı tabancasını gördüm. Aklıma daha önce söylediği sözler geldi ve çok korktum. Bu yüzden babamın yaptıklarını anneme anlatamadım.”
(13 yaşındaki Ş.B. ‘nin polise verdiği ifadesinden)
İnsanın içini acıtan bu cümleler cinsel istismara uğradıktan sonra öyle ya da böyle polise ulaşabilmiş bir kız çocuğuna ait. Olanlardan kendini sorumlu tutarak tacizlere yıllarca katlanan, tacizcisinin şiddet ve tehditlerinden korkan, ailesinin dağılmasının sorumluluğunu omuzlayamayacak kadar çaresiz olan çocuklarımız ya küçücük bedenlerine yapılan bu işkenceye boyun eğerek susuyorlar, ya başlarına gelen bu talihsizliği hiç yaşanmamış kabul ederek bilinçaltlarının en derin köşelerine saklıyorlar ya da en kötüsü bu büyük ağırlığı altında ezilerek ölümü seçiyorlar.Ve en acıklı olanı da aile içinden ya da dışarıdan birisinin cinsel tacizine ya da tecavüzüne uğrayan çocuk bunu açıkladığında genel yaklaşım onu ayıplamak, yalancılıkla suçlamak ya da aşağılamak oluyor. Ne yazık ki çocuklara ve gençlere yönelik yapılan cinsel istismar toplum tarafından tabu olarak görülüyor, gizleniyor ve yok sayılıyor.Toplumumuzun kanayan yarasını sarmak için çocuklarımıza sahip çıkalım. Onlara önce kendilerini korumayı öğretelim. Doğru ve yeterli cinsel eğitimle onları bilinçlendirelim ve bedenlerinin kendilerine ait olduğunu ısrarla söyleyelim. Geleceğimiz olan bu çocukları ıstırap dolu travmalarla büyümek zorunda bırakmayalım.