İslam’ın Güncellenmesi Meselesi
İslam, getirdiği dinamik hukukî yapısıyla çağlar üstü bir seyir takip ederek her çağa damgasını vuran bir dindir. İslam, aynı zamanda değişmeyen sabitleri ve değişen dinamikleriyle hayatı tümüyle kucaklayan bir nizamdır.
Dolayısıyla zamanın değişmesiyle, değişme özelliğinde olan hükümler, yeni içtihatlarla güncellenebilir. Eğer bu hükümler ilk şekilleri gibi kalacak olurlarsa, hem halka güçlük ve zarar verirler hem de kolaylık sağlama ve dünya nizamının en güzel şekilde devam etmesi için “zarar ve fesadı önleme” esasına dayanan şeriat kurallarına aykırı düşerler. Öyleyse dünden kopmadan ama o günkü şartlara da çakılıp kalmadan, günümüzün gerçeklerini de görerek, ayet ve hadislerin ışığında geçmişin günümüze dönük taraflarını alıp, günümüze hitap etmeyenlerini bırakmak suretiyle, yeni içtihatlar da ilave ederek İslam’ı asrımıza giydirmek zorundayız. Çünkü İslam’ın çağlarüstülüğü ve dinamizmi bunu gerektirir.
Bundan dolayı İslam’ın güncellenmesini isteyenlerin, Mecelle’nin, “Ezmânın tağayyürü ile ahkâmın tağayyürü inkâr olunamaz” maddesine atıf yaparak, “Zamanın değişmesiyle içtihadî hüküm ve yorumların değişmesi, yenilenmeye ihtiyaç duyması, Kur’an ve Sünnetin açık lafızlarıyla ortaya koyduğu hükümlerin ise değişmeyip sabit olduğunu,” beyan etmiş olması, kimseyi rahatsız etmemeli ve “Dinde reform istiyorlar,” diye öküz altında buzağı aranmamalıdır. “Reform” ayrı, “Tecdid” ayrıdır. Elmalarla armutlar karıştırılmamalıdır.