İstanbul (L’orient) 19. Yüzyıl
Batılıların Türklere ve İslam’a olan ilgisi Osmanlı İmparatorluğu’nun güçlenmesinden sonra iyice arttı. Özellikle 16. yüzyıldan sonra Türkler ve İstanbul üzerine Batı’da çok çeşitli yayınlar çıktı.
Bu yayınların önemli bir kısmı Oryantalist bakış açısını içerdiği için pek objektif değildi. Genelde Türkler aşağılanır ve küçümsenirdi. Osmanlı İmparatorluğu’nun güç kaybetmeye başladığı 18. yüzyıldan sonra bu tür yayınlar daha da arttı. Aşağılama ve küçümseme bu yayınlarda da ağırlıktaydı.
Bazı istisna çalışmalarsa Türklere, İstanbul’a, İslam’a daha objektif yaklaşıyordu. Bunlardan biri de 19. yüzyılda İstanbul’u ve diğer birçok yeri ziyaret eden Eugene Flandin’in İstanbul (L’Orient) isimli eseridir. Gravür, portre ve manzara ressamı olan Eugene Flandin sosyal ve siyasal yorumlarda bulunan diğer yazarların aksine farklı ve tarafsız yaklaşımda bulunuyor.
Flandin’in İstanbul’un camileriyle çok yakından ilgilendiği yazdığı ayrıntılı notlarla belli oluyor. Mimariyi çok sevdiğinden ve camilere eklenen estetik minarelerden övgüyle bahsediyor. Tabii bunda Flandin’in ressam olmasının büyük katkısı var.
Kitabı büyük bir titizlikle çeviren Orhan Koloğlu, Flandin’in camilerle ilgili tasviriyle ilgili şöyle diyor: “İstanbul’un profilini belirlemekte en önde gelen Süleymaniye camii hakkında Flandin’in değerlendirmesi şöyledir: ‘İbadet yerinin boyutları ve kubbesinin yüksekliği ile İstanbul’un en büyük ve gösterişli camiidir. Altın Boynuz’a (= Haliç), Tersane’ye ve İstanbul semtlerinden birinin üzerine yerleştiği küçük vadilerden birine egemen durumdaki bir tepenin doruğuna yerleşmiş olup, şahane bir mabedin bütün ihtişamını kendinde gösterir.’ Dünyanın en ünlü eserlerinin de zamanın yıpratıcı etkilerini yaşadıkları bilinir. İtalyanların eğriliği ile ünlü Piza kulesini ayakta tutabilmek için nasıl çırpındıkları malumdur. Bizim de Tanrısal Bilgelik (Hagia Sophia) anlamını taşıyan adını değiştirmeye hiç kalkmadan minarelerle zenginleştirdiğimiz Ayasofya Camii’nin yaşaması için durmadan çaba sarfettiğimiz bilinir. Dolayısıyla Dünyanın en ünlü mimarları arasında sayılan Mimar Sinan’ın Süleymaniye şaheserinin de ebediyen yaşamasını sağlayacak her düzenlemeyi takdirle karşılamak gerekiyor.”
Flandin bakmaya doyamadığı İstanbul için kitabından şöyle diyor: “Her köşeden İstanbul’un sunduğu manzaralar o kadar güzeldir ki, en güzel olanını söylemeye kalkışsa insan şaşırır. Üş şehir ile –Suriçi İstanbul, Galata, Pera –sarılı Altın Boynuz şüphesiz en yücesidir. Çeşitli yerlerden sağlanan kısmi görüntüler, genel görünümüyle heyecan verici olduğu kadar, ayrıntılarıyla da baştan çıkarıcıdır. Ama İstanbul’un bir manzarası vardır ki, Victor Hugo’ya ‘Orientales’de şu dizelere ilham vermiştir.”
—bu kıyıda İstanbul, Bin oku birlikte yükselterek denizin içinde demirlemiş uyuyan bir donanmayı salıncakta sallar
Çok özel bir baskıyla basılan İstanbul kitabı meraklıların kütüphanesinde yer alması gereken önemli bir çalışma.