Kaybolan Mahalle & Bir Ortaköy Hikayesi
Ben sokak delisiyim,
horoz şekerciye emanet ederim sarmaşığımı,
çıkıp gitmeden cuma namazına,
gel Garabet baba, Hampik usta
takunyalarını çıkarma,
az otur çocukluğumun cezalı basamaklarında…
‘Kaybolan Mahalle’ toplumumuzda yaşanan çelişkilere fotoğrafik bir öykü çerçevesinde değinen; gerek geleneksel ile modernin, gerekse farklı kültürlerin yaşadığı çatışmaların bir potada eritilmesinin önemini vurgulayan bir çalışma.
Halen bazı şeyler için geç olmadığını, ancak bunun için değerlerimize sahip çıkmamız gerektiğini çarpıcı fotoğraflar ile bizlere hatırlatan düşündürücü bir eser.
Kitap, ‘’Son sardunya saksılı ev yıkıldığında, son manastır ‘residence’ olduğunda, son sultan yalısı ‘restaurant’a dönüştüğünde, son kilise kapandığında, son hamam ‘showroom’ olduğunda, son çeşme kuruduğunda, son saray yandığında ne yapacağız ?’’ sorularını gündeme getiriyor.
« Kaybolan Mahalle » yüzlerce fotoğraf, çarpıcı yazı ve şiirlerle okuyucuyu görsel bir iç yolculuğa çıkartarak şehircilik alanında yapılmış hataları gözler önüne seriyor.
Fotoğraflarla anlatı yöntemini kullanan ve fotoğraf ile şiiri evlendiren çalışma, kendi türünün ilk örneklerinden biridir.