Kendiliğinden
Dünya, her vakit olduğu gibi, bir yandan hızla türdeşleşiyor, Britanyalılar ile Fransızlar arasındaki farklılıklar erozyona uğruyor mesela. Beslenme alışkanlıklarından giyim kuşama, dinlenen müzikten kredi kartı kullanımına kadar bir yığın husus, sınırları fütursuzca kat ederek, son derece farklı kültürleri kat ediyor.
Ancak öteki yandan da hızla çeşitleniyor. On binlerce yıldır iki cinsiyetin arasındaki gerilimlerin çatlattığı toprakta boy veren sanatla, düşünceyle, kültürle beslendik. Eşcinselliği ilave bir üçüncü cins olarak görmeye alışmak için kâfi fırsat bulamadan, eşcinselliğin nüanslarıyla yüz yüze geldik mesela.
Bana öyle geliyor ki, hep var olan türdeşleşme de, çeşitlenme de vites büyüttü. Vardılar ama hızlandılar. Ve galiba, hep olduğu gibi, çeşitlenme bir tık daha hızlı. Lügatler, doğru anlıyorsam, daha önce hiç olmadığı kadar hızla kalınlaşıyor. Ölen kelimelerden çok daha fazlası doğuyor. (Ölen her kelime, ortadan kalkmış, artık karşılaşmadığımız bir farkı işaret ediyor. Ortadan kalkan her farkın karşılığı olan kelimeyi lügatlerden hemen çıkarmıyoruz elbette. Ama öte yandan, ortaya çıkan yepyeni bir nüansı adlandıran kelimeler de derhal lügatlere girivermiyor.)