Mehdi, Müceddid, Deccal, Süfyanlar, İsa (a.s.) Dökümanter Çalışma
Kitabımızın ilk bahsini “Vazife-i ubudiyet ve memuriyet-âmiriyet” olarak kaydettik. Zira, Cenab-ı Hakk, insanı dünyaya ibadet ve dua için bir imtihanla göndermiştir. İnsan, kendi tercihleri ve karan ile ubudiyet (kulluk) vazifesini yapar. Yine insan memurdur. Yani emredileni yapmakla mükelleftir (yükümlüdür), emir altında ve ibadetle vazifelidir. İnsanların kendi aralarında kullandıkları sıfat olan âmiriyet mucibince, ilahî âmir olan Cenab-ı Allah’ın ve O’nun dünyadaki elçisi ve kulu olan peygamberlerin âmir-i mutlaktan alıp bize intikal ve tebliğ edip ulaştırdıkları, esasen kendi yararımıza ve bize iki mekanımızda da (dünya ve ahiret) mutluluk sağlayacak olan emirlere, memurlar
olarak ubudiyet vazifemizi yapmamızdır. Yaşantımızda, kendi vazifemizi düşünüp icra edip, hâkim ve hakîm olan Cenab-ı Hakk’ın vazifesine karışmayan memuru olduğumuzu unutmamak esaslarına uyanlarımıza ne mutlu!
Yine kitabımızın ikinci bahsi olan Risale-i Nur Külliyatı eserlerini, daha sonraki
konular olan Müceddid-Mehdi ve İsa (a.s.) konularının anlatımında esas aldık. Bu konuların ve şahısların takdiminde de, İstikbali olan gaybiyet, yâni istikbale dair hz. Peygamberimiz Muhammed-i Arabî Hazretlerin ve onun varisleri olan âlimlerin haberlerini ve yine bu zuhuratların (oluşumların) İslam hilafet merkezinde cereyan edeceği ihbar edilmekle, bu başlığı ve başlık altındaki beyan ve ihbarları önemseyerek siz kıymetli okuyucularımızın düşünce ve dikkatlerine arz ettik. Risale-i Nur Külliyatından ‘Tılsımlar’ isimli eserin sonuna müellif Ustad
Bediüzzaman Said Nursî tarafından konulan ve 1948’de Afyon Mahkemesi dolayısıyla yine müellif tarafından “Tılsımlardan çıkartılan ‘Maidet-ül Kur’an’ başlıklı bölümündeki istihraçlar, bunların tespit ve sıhhatine dair beyanlar bulunmaktadır. Bundan sonraki bölümlerde ise; Yüce Kur’anımızın vc Risale-i Nurların ele aldığı vahdaniyet, nübüvvet, haşir, adalet ve ibadet konuları ile bilhassa bu zamanda “dünyayı, nefis hesabına ahireti hakiki maksat yapan, velayeti nübüvvete tercih eden” bâzı veli zâtların sıhhatli bilgilere ulaşabilmelerini teminen Risale-i Nur Külliyatı Mektubat isimli eserdeki Telvihat-ı Tis’a (dokuz telvih) bahsi ile yine merak ehli bazı ilim sahiplerinin
merakı olan ‘Şeyh Muhyiddin Arabî; şahsiyeti-makamı ve eserlerini’ konu alan
•Dokuzuncu Lemv ile bazı ek bilgileri okuyucularımıza sunmuş bulunmaktayız..
Kitabın ana konuları ile ilgili eserlerin sahife fotokopilerini, okuyucularımızın
dikkatinizi çekmesi, okumada ve konuya azami nüfuzu sağlamada kolaylık sağlaması için ‘içindekiler’ bölümünde kaydedilen sh. özetlerini, kitabın ilgili sahifelerinde renkle boyanmış olarak nazarlarınıza sunulmuştur. Son kısımda ise, ilginizi çekeceğini ümit ettiğimiz bazı beyanlarını, kaynakları ve beyan sahiplerinin imzaları ile takdim etmeye çalıştık.
Yukanda da beyan ettiğimiz gibi; çalışmalanmızda esas alınan kaynak; Sözler,
Mektubat, Lem’alar, İşarat-ül İ’caz, Şualar, Lahikalar ve diğer telifattan müteşekkil 130 parça ve yaklaşık 6000 sahife tutan Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatıdır. Merhum müellif Dr. Abdulkadir Badıllı külliyatı tabir caiz ise didik didik etmiş ve 2003 yılında Envar Neşriyattan (İstanbul), yayınladığı 1020 sahifelik “Risale-i Nur’un Kudsî Kaynakları” isimli eserinde. Külliyatta tekrarlar nazara alınmadan 626 Ayet-i Kerime bulunduğu, yerleri ve Kur’andaki Ayetleri tadat etmiş, ayrıca yine Külliyatta bahsi geçen 1078 hadis-i şerif, haber ve eserler’in mezahları ile zabıt şekilleri ve bunların kısacık meallerini, yine Nurlarda mevzu edilmiş cifir ve ebced ilminin. Kurbanda, hadis’te ve eser’deki hakikati, mahiyet ve delilleri hakkında bir araştırmayı ilim alemine sunmuştur.
Son olarak. Hicrî 1200’lü yılların müceddidi olarak kabul edilen Mevlana Halid
Bağdadî Hazretlerinden tam 100 yıl sonra dünyaya gelen (15 Şaban 1293/04 Eylül 1876, bakınız ‘Bir Bedende Üç Şahsiyet- sh. 213-229, Mustafa Süzen, Ankara-2007) ve 13. Hicri asrın müceddidi olarak beyan edilen müellifi ve telifatı olan Risale-i Nur Eserlerinin (sh. 93-95, 153) tecdid vazifesi yaptığı anlaşılmaktadır.. Öte yandan; T.C.Diyanet İşleri Başkanlığı ilmî hey’etince mahkemelerce sorulan sorular üzerine, 17 kez; kbu asrın şeriat-ı Muhammediyeye (a.s.m.) ettiği tahribatın dehşetinden, hem bu ahir zamanın fitnesinden; Risale-i Nur bu vazifeyi, en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu nazik bir vakitte, herkesin anlayacağı bir tarzda: hakikat-ı Kur’aniye ve imaniyenin en derin ve en gizlilerini, gayet kuvvetli burhanlarla ispat
ederek* ve yine ‘beşeriyeti dehşetli sadmere uğratan, tehdit eden, anarşiliğin, ifsat ve tahribin yegane çaresi ancak ve ancak ilahî, semavî ve dinin ezelî ve ebedî hakikatlarıdır. Hakikat-ı İslamiyettir. Risale-i Nur, hakikat-ı İslamiye ve Kur’aniyeyi müspet ve müdellel bir şekilde insanlığın nazar-ı tahkikine arz ve ifade etmiştir/ şeklinde özetlenebilecek muhtevası öne çıkmaktadır.
Bu neşriyatımızın; önümüzdeki günlerde basımı bitecek olan, yayına konu
edilen şahsiyetlerin fikrî, icraî ve ansiklopedik bilgileri kapsayan, “Kim Kimdir?”
başlıklı, 19 ve 20 Yüzyıla damgasını vuran bâzı maddeci siyasî şahsiyetler ile yüzleri batıya dönük bâzı siyasi şahsiyetlerimiz isimli kitabımızla bir bütün oluşturacağını söyleyebiliriz.
Kıymetli okuyucularımıza bilimsel araştırma yapan kıymetli hocalarımız ve araştırmacılarımıza istifade edebilecekleri bir doküman sunmaya çalıştık. Kusurlar bizden tevfik ve hidayet yalnız Allah (c.c.)’tandır.
Hz Mevlana’nın (k.s.) dediği gibi; “Üzülme! Kimi toprağa, kimi yüreğe gömülür.” Yüreklere gömülenlerden olmamız dua ve dileklerimizle,
Allaha emanet olunuz.