Mekan Kimlik Yahudilik
“Yahudilik-Mekan” ilişkisinden hareketle kaleme alınmış bu çalışmada bir diaspora topluluğunun yersiz-yurtsuzluğu üzerinden mekan temelli bir okuma yapılmaya çalışılmıştır. Yahudi toplumu için büyük önem arz eden kimlik mekanları yalnızca Kudüs ve -modern İsrail Devleti’nin kurulmasından sonra- Tel Aviv değildir. Tıpkı özlem duyulan Kudüs gibi, farklı coğrafyalarda, farklı mekanlarda yaşamış ve halihazırda yaşamakta olan böylesi bir topluluk için, ömürlerinin önemli bir kısmını geçirdikleri “Kutsal Topraklar” haricinde kalan yerleşkeler, özellikle İstanbul’da çok büyük bir öneme haizdir.
Özellikle Osmanlı – Sefarad kültür alanı içinde kalan ve sıklıkla Kudüs’le özdeşleştirilerek “yaşanılabilir mekanlar” haline getirilen Selanik, İzmir ve İstanbul gibi kentler, önemli Yahudi kimlik mekanları olarak karşımıza çıkmaktadır. Mekanın Yahudi kimliğinin oluşumunda ve korunmasında ne kadar önemli olduğu “Bir sonraki yıl Kudüs’te…” temennisiyle biten Yom Kippur duasından ve “Seni Unutursam Ey Kudüs, sağ elim hünerini unutsun” şeklinde devam eden ünlü mezmurdan da anlaşılmaktadır.
Her diaspora topluluğu gibi, “Bir mekana ait olamamak” ile “o mekandan başka bir yerde yaşayamamak” duyguları arasında sıkışıp kalan Türk Yahudi topluluğu da bu duruma bir örnektir. Pogrom ve soykırım gibi büyük felaketleri yaşamayan bir topluluk olarak Türk Yahudileri, yaşadıkları mekana belki de Avrupa’daki dindaşlarından daha fazla bağlı bir gruptur. Özellikle tarihsel bir Yahudi yerleşkesi olan İstanbul şehri bu incelemenin merkezinde yer almaktadır.
İstanbul şehrindeki önemli Yahudi yerleşkelerinden Balat ve Hasköy’den ziyade, Yahudi kimlik mekanı olarak, onlardan daha az incelenmiş Kuzguncuk semti örneğinin kullanılmasının sebebi, popüler kültürde Kuzguncuk’un, tüm dinlerin saygı ve sevgi bağlarıyla bir arada yaşadığı, komşuluk ilişkilerinin mükemmel olduğu, bu dünyadan bir parça olmaktan ziyade, cennetten bir parça olarak görülmesidir. Tıpkı “süt ve bal diyarı” mitsel düşüncenin ürünü Kudüs gibi, Kuzguncuk da popüler kültür içinde mitleştirilmiş, bu mite azınlık temsilcilerinin sözcüleri de katkıda bulunarak, Kuzguncuk’u adeta Kudüs’e özdeş bir kimlik mekanı haline getirmişlerdir.