Miracın Durağına Kırk Adım
“Tanıyan var mı Kudüs’ü, yıldızlardan başka?” (Adonis)
Üç bin yıllık tarihiyle yeryüzünün özü, üç semavi dinin
kutsalı… İsrâ durağı, Hz. Ömer hediyesi, Selahaddin Eyyûbi müjdesi.
İlk kıblemiz, son ağıtımız. Bu kitap bir davanın kilit noktasını
hatırlatmak, gönüllerde kadim bir şehrin aşkını yakmak, yanan ateşi
harlamak için yazılmıştır.
“Mescid-i Aksâ makâm-ı sâdıkân-ı Mustafâ
Dâl-i vahdet gibi onda secdeye vardı semâ” (Yahyâ Bey)
Ulu önderimiz, Peygamberimiz Muhammed Mustafa
Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in göğe yolculuğunun, miracının
mekânıdır Beytü’l Mukaddes. İslam’a hasret, çamurlu abdestsiz
ayakların demir tüfeklerle nöbet durduğu, yine de ruhuna
dokunamadığı yerdir. Gözümüzde toprağıyla, mescidiyle canlansa da
garip çocuklar gibi içimizi dolduran ruhtur Beytü’l Makdis. Zengin
krallıkların da yalınayak çocukların da, hepimizin yetimidir Kudüs.
“Kim cennetin köşelerinden bir köşeye bakmak isterse
Beytü’l Makdis’e baksın.” (İbn-i Abbas’tan)
Yeryüzünün evrensel maşukudur Kudüs. Aşıklarının
kavgasıyla bîtâb, sevdiğine hasret bir güzeldir.
“Mescid-i Aksâ’yı gördüm düşümde
Götür Müslüman’a selam diyordu.
Dayanamıyorum bu ayrılığa
Kucaklasın beni İslâm diyordu.” (M. Âkif İnan)
İşte kardeşim biz büyük bir vuslatı bekleyen ümmetiz.
Devrimci bir şairin dediği gibi yüreğimizin bir yanı Mekke’dir, geri
kalanı da Medine’dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs’ü tutuyoruz. İslam’la
kucaklaşacağı günün muştusunu bekliyoruz.
“Ve çocuk gülünce
ışır el-aksâ
aksâ bilir ki
çocuk koyacak o taşı.” (Nuri Pakdil)
Biz İslâm’ın güzel çocuklarıyız. Ellerimizde kum taneleri,
yangına su taşıyan karıncalar misali ayaklarımızda “Kudüs gücüyle”
yürüyoruz. Kırk Müslüman Yürek Kudüs için ses yükseltiyoruz.
“Ses yüklediler
Varacağı üs Kudüs”
Bir seher vaktinde, bir çocuk sevinciyle Kudüs’te görüşmek
üzere, inşallah.
Es-selam…