Modernite İçinde Bir İnanç Deneyimi Örtünme
Günümüzde birçok toplumsal olguyu açıklarken Modernite Kuramı merkezî bir çıkış noktası oluşturmaktadır. Modernizm üzerine farklı görüşler ortaya atılsa da, çağdaş insanın özgürleşmesinin ve bireyselleşmesinin, dolayısıyla kararlarını alırken geleneklerin ve toplumun kendine dayattığı kalıpları aşabilmesinin temelinde yatan etken olarak görülmektedir. Böylelikle, çağdaş dünyada modern insanın özerk birey ile eş anlamlı olduğu varsayılır.
Didem Arvas Balta bu çalışmasında, gündelik hayattaki pratiklerle bu varsayımların örtüşmediğini savunuyor. Özerk bireyin, modernite içinde inanç olgusunu sorgulayarak, bu noktada modernizm ile tutarlı olmayan bir boyut tespit ediyor.
Dini inancın bir uzantısı olan örtünmenin özerklikle bağdaşmadığı fikrine karşı çıkarak, örtünmeyi tam tersine bir kendilik deneyimi olarak tanımlıyor. Bunun da modernite paradigmasının dışına çıkmadan açıklanabileceğini öne sürüyor. Balta, 1980’li yıllardan itibaren çeşitli sosyolojik araştırmalara konu olan örtünme kavramının, bireyselliğe değinmeden açıklanmaya çalışıldığı ve dolayısıyla örtünme deneyiminin tam anlamıyla irdelenemediği tartışmasıyla yola çıkarak, bu tür yaklaşımların örtünen kadını ötekileştirici ve kategorize edici nitelikte olduğunu savunuyor. İkinci nesil örtünen kadın olarak tanımlanan eğitimli ve kentli kadını araştırma konusu yapan araştırmacıların, modernizm ile dini inanç arasında kurdukları karşıtlık temelinde ortaya koydukları tartışmalara karşı çıkıyor ve ikinci nesil örtünen kadının otonom bir kendilik oluşturamadığı yönündeki fikirlerin gündelik hayattaki pratiklerle örtüşmeyen varsayımlar olduğunu savunuyor.