Müminler İçin Ateizm
Binlerce yıl boyunca, ateist olarak görülmek hapse atılmak, işkenceye uğramak ve yakılmak suretiyle can vermek için yeterliydi. Bu salt atelerin kaderi değildi elbette. Dinler sözkonusu olduğunda, dogma denilen resmi düşüncenin uzağına düşmüş herkesi aynı son bekliyordu. Ancak yine de en büyük suç ateizmdi. İlâhi olan tarafından idare edildiği varsayılan bir dünyada, ilâhi olanın inkâr edilmesi tasavvur dahi edilemez bir şeydi.
Bu yüzden de “ateizm” her türlü boyaya boyandı. Hakaret olarak kullanılabilmesi uğruna gerçek anlamı unutturulmaya çalışıldı. Her tür muhalifi, Tanrı’nın varlığını kabul etse bile, bunu otorite taraftarlarınca dayatılandan farklı biçimde yapan herkesi değersizleştirmek ve kamu nezdinde ifşa etmek üzere tanımlamakta kullanıldı.
Müminler İçin Ateizm, basit bir dille ve küçük anlatılar eşliğinde ateizmin anlamını ve tarihini anlatıyor.
“Hayatın tehlikeleriyle yatıştırıcı mitler olmaksızın yüzleşemeyen ve sadece kendisini rahat ettirdiği için bu mitlere inanan birinde biraz zayıf ve nahoş bir yan mevcuttur. Kendisine bunu itiraf edecek cesareti yoktur, bu nedenle de düşüncesini mantıksal bir çıkarımda bulunana dek sürdüremez. Dahası, fikirleri akıl üzerine temellenmemiş olsa da, az veya çok bilinçli olduğu için olsa gerek, eleştirildiğinde öfkeye kapılır. Ve gayet doğal biçimde, tereddüt etmeksizin, zulme, sansüre ve baskıcı bir
eğitime yaslanan bir politikayı tercih eder.”
Bertrand Russell