Post Belgesel Fotoğraf: Belgesel Fotoğrafın Değişen Sınırları
Post belgesel fotoğrafın önceli, geleneksel belgesel fotoğrafçılıktır. Dolayısıyla bu yeni belgesel pratiği, öncelinin ontolojik ve epistemolojik açıdan karşı karşıya olduğu açmazların bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve kendisini onun bir alternatifi olarak konumlandırmıştır. Geleneksel belgesel fotoğraf, tarihsel süreçte şimdi ile sınırlı, geri dönüşü olmayan bir zaman algısına sahip olmuştur. Bu pratiğin zaman-mekân boyutlarıyla sınırlı olması, sadece yüzey görünümleri betimleyebilmesine yol açmış; bu durum, elde ettiği bilgilerin pozitivist bilgi teorisine karşılık gelmesini beraberinde getirmiştir. Geleneksel belgesel fotoğrafçıların bilgiye salt gözlemle ulaşma yöntemi pozitivistlerle benzerlik göstermekte ve her iki paradigmanın zaman-mekân boyutlarıyla sınırlı olması epistemolojik açıdan bazı açmazları da beraberinde getirmektedir. Geleneksel belgesel fotoğrafçılık açısından bu açmazlar, görünenin ötesindeki anlam ve bilgilere görsel olarak erişilememesidir.
Post belgesel fotoğrafta kaşımıza çıkan yenilik; photo/text, fotomontaj, dijital montaj ve sahneleme gibi temsil stratejileri aracılığıyla geleneksel temsilin içinde bulunduğu zaman-mekân sıkışmasını aşarak yüzey görünümlerin ötesindeki anlamlara temas etmeye çalışıyor olmasıdır. Post belgesel fotoğraf, bu görsel dil ve stratejiler yardımıyla geleneksel zaman algısını yıkıp, bu algıyı sürece dönüştürmüştür. Dolayısıyla post belgesel yaklaşımda geleneksel temsilin içinde bulunduğu pozitivist gerçeklik ve nesnellik anlayışı aşılmıştır. Sonuç olarak; post belgesel yaklaşım, geleneksel temsilin görsel olarak temas edemeyeceği bilgilerin keşfine yönelik önemli bir fotoğrafik uygulama olarak öne çıkmaktadır.