Rağmî Divanı
Klâsik Türk edebiyatı, köklü geçmişiyle varlığını sürdürdüğü her dönemde gelişmeye devam ederek kültür tarihimizin önemli bir kısmını oluşturmuştur. Kaideleri kendisine özgü bu kültür içerisinde sanatkârlar, varlıklarını ortaya koyma çabasıyla özgün eserler meydana getirmiş; kimisi yaşadığı dönem içerisinde pek çok şaire kılavuzluk ederken kimisi yaşadığı yüzyılın da ötesine taşınan adları ile kendilerinden sonra yetişen şairleri etkilemiş ve ortaya koydukları eserler, ait oldukları edebi muhitle birlikte klasik addedilmiştir.
XVIII. yüzyıla gelene dek gelişimini düzenli olarak sürdüren klâsik yapı bu tarihten itibaren hem önceki yüzyıllara nazaran gerek üslup gerekse şair bakımından oldukça karma bir yapı göstermiş hem de yenileşme ve değişim arzusunun hedefi olarak çözülmenin meydana geldiği bir süreç içerisine girmiştir. Söz konusu dönemin şahitlerinden biri olan Rağmî de bu sürecin etkilerini sınırlı da olsa eserinden takip edebildiğimiz sanatkarlardan biri olmuştur.
Bu bağlamda divanını incelediğimiz Rağmî’nin yaşamış olduğu XVIII. yüzyıla hakim olan olayları genel hatlarıyla göstermek adına çalışmamızın giriş bölümünde Osmanlı’nın içerisinde bulunduğu durum ve edebi yaşam hakkında kısa bir bilgi verilmiş; ardından giriş de dahil olmak üzere dört bölüm olarak tasnif ettiğimiz çalışmanın ikinci bölümünde şairin hayatı ve edebi şahsiyeti, üçüncü bölümünde divanının nazım şekilleri bakımından incelemesi, dördüncü bölümünde ise divanın notlandırılmış çeviriyazılı metnine yer verilerek Rağmî’nin Türk edebiyatındaki konumu nesnel bir yaklaşımla tespit edilmeye çalışılmıştır.