Sanatçılar, Tasarımcılar, Şair ve Filozoflar için Wabi-Sabi
“Wabi-Sabi’yi 1960’ların sonlarında, ruhsal arayışımın izlerini sürdüğüm gençlik yıllarımda duydum. O zamanlarda Japonya’nın geleneksel kültürü yaşamın en zor sorularına derin “cevaplar” sunuyordu. Bana göre ise wabi-sabi, yaşama sanatı için aklın ve uyumun ölçüsünü yeniden kuran doğa temelli estetik bir yaklaşım idi. Yaratıcı eylemlerin etrafını saran iç karartıcı materyalizme yakalanmadan nasıl güzel şeyler yaratacağım ile ilgili artistik ikilemimden wabi-sabi sayesinde kurtulmuştum. Derin, çok boyutlu, anlaşılması zor wabi-sabi, Amerikan toplumunu duyarsızlaştırdığını hissettiğim içi kof, aşırı şekerli, kurumsal güzellik stili için kusursuz bir panzehir gibi duruyordu ve o andan itibaren wabi-sabi’nin, genç, modern ve yaratıcı ruhtan sürekli olarak doğan güçlü estetik karşıtı anlayışın pek çoğu ile – beat, punk, grunge ya da bundan sonra adı her ne olacaksa – bağlantılı olduğunu gördüm.”