Sebati ve Divanından Seçmeler
Klasik şiiri bildiği gibi Tanzimat devrinden itibaren gelişen yeni Türk edebiyatını tanıyan ve bilen, lakin bu hususta mütevazı bir tavır takınan Hâfız Mehmed Sebâtüddin, devrinde adeta Orta’nın Doğu’sun daki Klasik şiiri sürdürmeye çalışan Ara Nesil ve/veya Mutavassıtîn şairleri gibi Divân şiirinin bir takipçisi olarak görülür. Şairin adı Ara Nesil ve/veya Mutavassıtin grubu şairleri arasında geçmemesine rağmen, “bir Kur’ân hafızı olarak İslâmî konularda donanımlı olması; divân şairlerine nazireler yazması; divân geleneği ile tasavvuf ve tarikatlar konusunda derin bilgisi; Tanzimat sonrası gelişen yeni Türk edebiyatını tanıması; hece vezniyle bir şiirinin olması; aynı devirde batı edebiyatı tarzında eser veren şair ve yazarların, şaire göre, “tarz-ıcedîd”cilerin-, II. Abdulhamid Han’ı “müstebid”, devrini de “istibdât devri”diye nitelemelerine rağmen, onun, “pâdişâh-ı İslâm” şeklinde nitelediği padişaha “hallede’llâhü mülkehu = Allah O’nun mülkünü daim etsin” diye duada bulunması; Divânı’nı Servet-i Fûnûn devrinden önce 1309/1893’te neşretmesi ve 59 yıllık hayatını h.1262-h.1320/m. 1846-1905 yılları arasında yaşamış olması”… gibi kanıtlar, onun yukarıda sözü edilen Orta’nın Doğu’sundaki Klasik şiiri sürdürmeye çalışan Ara Nesil ve/veya Mutavassıtîn grubu şairler arasına dahil edilebileceğini desteklemektedir.