Şeyh Bedreddin Destanı
Mehmet Çelebi tarafından sürgüne gönderilen Şeyh Bedreddin, Edirne’den İznik’e uzanan yolculuğu sırasında kendini sürgüne mahkûm eden olaylar zincirini tek tek gözden geçirir. Acı ve çilelerle dolu koca bir hayat serilir önüne. Eğitim için gittiği Kahire’den yıllar sonra eşi ve çocuğuyla Osmanlı topraklarına döndüğünde siyasi ortam çok karışıktır. Yıldırım BaYezid’in dört oğlu taht kavgasıyla Osmanlı’yı dörde bölmüştür. “Fetret Devri” diye adlandırılan bu kargaşa ortamında, Şeyh Bedreddin, taht kavgası veren şehzadelerden Musa Çelebi’nin kazaskeri olur ve yoksul köylüye toprak dağıtma girişimlerinde bulunur. Aydın
yöresinde Börklüce Mustafa ve Manisa’da Torlak Kemal, on beşinci yüzyılın başlarında önemli eserler yazmış ve toplumu kurtuluşa götürecek yol haritasını çoktan çizmiş olan Şeyh Bedreddin’in felsefesinden hareketle, “yârin yanağından gayri, her yerde, her şeyde, hep beraber” sloganıyla toprak mücadelesinihızlandırırlar, ancak korkunç bir kıyımla karşılaşırlar.
Osmanlı tarihinin tüm karanlık yüzü, Bizans’la işbirliği yaparak kendi halkının kanını içen sultanlar, şehzadeler, paşalar, beyler ve toprak ağaları… Hepsi bu romanda.
Altmış sekiz kuşağı gençlik önderlerinin mücadelesini başarıyla romanlaştıran Vehbi Bardakçı bu kez Şeyh Bedreddin’i yazdı. “Koza Karanlığı” serisinin bu ikinci kitabını yayınlamaktan kıvanç duyuyoruz. Yazarın Kerbela üzerine kaleme aldığı “Aşkın Kanadığı Yer” ve Pir Sultan Abdal üzerine yazdığı “Demirin Üstünde Karınca İzi” serinin diğer romanlarıdır.