Şiire Açan Kır Karanfilleri ve Şiire Perdah Dikinesözler
“Cemal Süreya, Türkçe için şöyle der: “Somut, dobra, düşünmeye elverişli, çağrışım ağı onarılmış ve yaşama sevinciyle etekleri zil çalan bir dil.” O, bu sözlerinde, bütün “Sevda Sözleri” kadar içtendir.
Cemal Süreya’nın bu saptaması ve içtenliği, günümüzün küresel (postmodern) kuram (poetika) avcısı ozanlarına, bir şey anlatır mı bilmem?
Hele, o muhteşem IQ’leriyle, Doğu ile Batı kültürü arasında o kasap çengeli “&” olarak kalmayı yeğleyenlere?…
Tahsin Şimşek, bu yapıtında, köyü Işıklar’dan ve on sekiz yıl öğretmenlik yaptığı ilçesi Karacasu’dan derlediği sözcük, deyim ve sövgülerle yine şiirin kapısını çalıyor; hem de ele avuca sığmaz, mizaha dudak uçuklatan “1261” dikinesözle (aforizma)…
O, aforoz edilmeyi göze alıp aforizma değil, “dikinesöz” diyor inatla. Sabahattin Kudret Aksal’ın o içten “Bir ilk çağ ozanı şiirini okusun istemez misin?” önerisine yürekten inanarak. Hem de şu “abulabut dilli düdük”ler dünyasında…
Unutmayalım ki, bugün de başka bir zamanın “ilkçağ”ı olacaktır; bugünün sözcükleri de başka bir ilkçağın sözcükleri…
Evet, okudukça göreceksiniz, dilin sıvacı malası olmadığını, bir karış dille hiçbir sözün şaplanmadığını, hele şiirin…”