Tavan Arasındaki Buda
“Kitabın elmas hali.” Guardian
“Kocalarımızı ilk gördüğümüzde onları kesinlikle tanıyamayacağımızı bilmiyorduk. Bize gönderilen fotoğrafların yirmi yıl önce çekildiğini bilmiyorduk. Bize yazılan mektupların kocalarımız değil mesleği yalan söyleyip gönülleri fethetmek olan güzel el yazılı kişiler tarafından yazıldığını bilmiyorduk. Suyun ötesinden isimlerimizle bize seslenildiğini ilk duyduğumuzda birimizin eliyle gözlerini kapatıp arkasını döneceğini ama diğerlerimizin başlarımızı öne eğip kimonolarımızın eteğini düzelterek sakin ve ılık güne adım atacağını bilmiyorduk. Burası Amerika diyecektik kendimize endişelenmeye gerek yok. Ve yanılmış olacaktık.”
NATIONAL BOOK AWARD 2011 FİNALİSTİ
PEN FAULKNER 2012 EN İYİ ROMAN ÖDÜLÜ
“YILIN EN İYİ KİTABI” VOGUE BOSTON GLOBE
Japonya’dan San Francisco’ya giden gemiye bindiler hep birlikte ellerinde kocalarının birbirinden yakışıklı fotoğraflarıyla. Gelindi onlar yabancı topraklarda dükkan bağ bahçe sahibi kocalarıyla kuracakları refah yaşamın hayaline kapıldılar çünkü onlara bunun sözü verilmişti. Sonra kocalarını gördüler ilk şoku yaşadılar ilk geceyi atlattılar. Müstakbel kocalarının onlara yalan söylediğini evlerinin hanımı olmayacaklarını öğrendiler çok ama çok çalıştılar tarlalarda iki büklüm mahsül topladılar beyaz tenli uzun boylu kadınların yerlerini sildiler çamaşırlarını yıkadılar yemeklerini yaptılar erkeklerine hizmet ettiler. Çocuk doğurdular bir iki beş on. O çocuklar büyüyüp de kimliklerini reddettiğinde üzülmemeye çalıştılar. Yeni topraklar sonunda memleketleri oldu. Ve savaş gelip çattı bir gün yeni memleketlerinde düşman oldular.
Julie Otsuka’nın 2011 National Book Award finalisti romanı TAVAN ARASINDAKİ BUDA yüz yıl kadar önce gemiyle Japonya’dan San Francisco’ya fotoğrafla eşlenmiş gelinler olarak getirtilen bir grup genç kadının yürek burkan öyküsünü şiirsel bir etkileyicilik ve hiddetle aktarıyor.