Türksüz Avrupa
Avrupa tasavvurundaki Türk imgesini inceleyen çalışmalar, mutlaka Batı’nın algılama repertuarını kültürel ve politik tarihi içersinde konumlama zorunluluğunu hissederler. Osmanlı İmparatorluğu’nun, güçlü politikası ile Viyana sınırlarına kadar dayanması, tarih boyunca Batı dünyasında kendilerine yöneltilen sürekli bir askeri tehdit olarak yerleşti.
Türksüz Avrupa kitabı, Batı dünyasının, bir savunma stratejisi olarak Türklüğü ve Türkler’i kaba tabirlerle sınıflandırmasının, Doğu dünyası ile Müslümanlar hakkında pek çok olumsuz imgelemin içselleştirilmesinin ve Filistin asıllı düşünür Edward Said’in Oryantalizm kuramı ile açıkladığı bakış açısı miyopluğunun tipik bir örneğidir.
Bir kültürel hegemonya ve söylem kaynaklı sistemik disiplin olarak işletilen bu sürecin başlıca imgelerinden “barbar Türk” imajının Batı’nın popüler hafızasına sunuluşu ve Batı’nın, Avrupa’nın yaşantısında önemli bir yeri olan Osmanlı’yı tanımlama çabası, onların zihin dünyasında İslam ve Türk kavramının yan yana kullanımını da beraberinde getirmiştir. Özellikle 19. yüzyıldan itibaren Batı’da, Osmanlı kimliğinin Avrupa Dünyası’ndan vahşice silinmesi politikalarına hız verilmiştir.
Türksüz Avrupa kitabının, güvenlikçi Avrupa anlayışının oryantalist bakış açısıyla birleşmesinin somut örneği olması bakımından önemli bir yeri vardır. Ayrıca eserde yoğun olarak Fransa’nın güvenlik politikaları işlenmekte ve bu dönemde yaşamış birçok Fransız yazarın Osmanlı İmparatorluğu’na ilişkin farklı değerlendirmelerine de yer verilmektedir.
Türksüz Avrupa kitabı, bu bakış açısının ve Avrupa-Türkiye arasındaki bugünkü kültürel ve siyasal ilişkilere damgasını vuran tarihi arkaplanın daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla yayınlanmıştır. Zira Avrupa bilinçaltına yerleşen Türk sorunu’nun zihinlerde bıraktığı imgesel karşılıklar, farklı boyutlarda bugün hâlâ karşımıza çıkmaktadır.