Unesco’ya Mektup
UNESCO’nun 1981 yılını Atatürk Yılı ilan eden kararında; “Atatürk’ün, emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı ilk ulusal kurtuluş savaşını başlattığı ve başarıya ulaştırdığı belirtilmektedir… Doğu’nun ezilen uluslarına, köle uluslarına ışık tuttu, onlara kurtuluş yönünü gösterdi. Emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı mücadelesinin temel amacı bu idi… Dünyadaki esir ve köle ulusların, ezilen ulusların Atatürk’ten aldıkları ışık ve bilinç ile birer birer özgürlüklerine ve bağımsızlıklarına kavuştukları..” söylenmektedir.
“UNESCO, eğitim, bilim ve kültür yolu ile adaletin ve hukukun üstünlüğünü, demokratik yaşama özgürlüklerini sağlamayı amaç edinmiş, uluslararası bir kuruluştur. İnsan haklarını ve özgürlüklerini, ulusların eşitliği anlayışını, hayata geçirmeye gayret etmektedir. Ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel yaşamda bu ilkeyi egemen kılmak için önemli uğraş verir. İnsanların iç hayatlarının zenginleşmesi, siyasal toplum olarak devlet karşısında insan haklarının, özerkliğin korunup geliştirilmesi bu yolla mümkün olabilmektedir.” der.
Halbuki UNESCO’nun, Atatürk’ün 100. Doğum Yıldönümü dolayısıyla aldığı kararda ileri sürülen önermeler, yalana dayalı Türk resmi ideolojisinin kabulüdür ve ideolojiktir. Amacı, eğitim, bilim ve kültür yolu ile Birleşmiş Milletler idealini gerçekleştirmek olan UNESCO için bu, kuşkusuz derin bir çelişkidir.
Bilim yönteminin somut bir olaya uygulanması açısından, “UNESCO’ya Mektup” önemli bir çalışmadır.
Kritik edilmesi dileğiyle!