Yazılı Ulusal Medyanın Siyaset Gündemi Üzerine Etkisi
Yazılı basının gerçekleri nesnel bir biçimde, olayları çarpıtmadan insanlara aktarması gerekir. Gazetecinin, bir haberin yayınlanması veya yayınlanmaması noktasında bir çıkar peşinde koşmaması gerekir. Yazılı basın, kültürün bireylere ulaştırılması noktasında da önemli bir görev üstlenmektedir. Gazeteci, bir haber yaparken “Başıma bir iş gelir mi?” endişesi duymamalıdır.
Yıllar boyunca medya, kamuoyunun problem sıralamasını belirlerken siyaset gündemi de bundan etkilenmektedir. Medya en önemli haber kaynağı olarak siyaseti görmektedir. Siyasiler de kendi düşüncelerinin kamuoyuna en etkili bir biçimde ulaştırmak isterler. Bunun sonunca medya ile siyaset arasında güçlü bir ilişki doğmaktadır.
Kitabımızda aşağıdaki soruları beş gazeteci ve beş siyasetçiye sorarak bu ilişkinin etkisini araştırdık:
• Siyasetçilerin görüşlerini açık ve net olarak halk ile buluşturması, ikinci ağız yerine bizzat söylenenlerin etkisinin fazla olması gibi faktörleri göz önüne alırsak siyasetçilerin kendilerini halka ifade etmelerinin önemini nasıl açıklarsınız?
• Gazeteci, haberin ve kamuoyunun iletişim bağıdır. Gazeteciliğin bağımsızlık ve yansızlık ilkesini görmezden gelenler ile ideolojik baskı altında bulunanların bu görevlerini sağlıklı biçimde yerine getirmesi beklenebilir mi?
• Gazetecinin haberi yanlı ve ideolojik olarak halka yansıtması, sahip olduğu veya ona dayatılan ideoloji ile kalemini konuşturması geçmişte hangi sonuçları önümüze getirmiştir?
“Basın hürriyeti kalkarsa vicdan, eğitim, konuşma hürriyetleri de kalkar.”
Franklin D. Roosevelt