Yeni Türk Edebiyatında İstanbul Adaları
İstanbul Adaları Yeni Türk Edebiyatı’na tarih içindeki macerası, tabiî güzelliği ve sosyal hayatıyla geniş ölçüde yansımıştır. Bu yansıma edebî türlerde farklı tezahürlerle karşımıza çıkar. Adalar genel atmosferi itibarıyla yazarların romantizmini arttırır ve onları şairâne duygu ve düşüncelere sevk eder. Tabiatın insan üzerindeki çeşitli tesirleri sanatkârâne dikkat, ayrıntı ve çağrışımlarla yazıya dökülür. Bu sayede okuyucu, mekân-insan münasebetini hemen her boyutuyla okuma imkânı bulur. Roman ve hikâyelerde ada vasıtasıyla sağlanan mekân değişiklikleri, eserin ritmine tesir eder, olay örgüsündeki kırılmalarda önemli rol oynar. Adanın sınırlı mekânı, kahramanın ruh hâlinin dışavurulmasında bir araç görevi üstlenir. Kahramanlar adaya kendi duygu ve düşüncelerinin penceresinden bakarlar. Tabiatı ve dış âlemi içinde bulundukları ruhî duruma göre değerlendirirler. Yazar kahramanın bilincinde gelişenleri vermek için, adanın sınırlı mekânını bir araç olarak kullanır. Adalar’a gidiş tesadüfî değildir. Daha çok ruhî bir ihtiyaçtan kaynaklanır. Bu sebeple mekân ve insan arasındaki münasebet ve etkileşim önem taşır. Roman ve hikâyelerde Adalar genellikle bir aşk mekânı, yaz mevsimi ise bir aşk mevsimi kabul edilir. Adalar kahramanlar için bir kaçış ve sığınma mekânı olur. İstemediği bir durumla karşılaşan kahramanlar Adalar’a gitmek yolunu seçerler. Adalar’a giden kahraman, günlük hayatının meseleleriyle kendi arasına bir mesafe koyar. Araya giren mesafe dolayısıyla olayları daha doğru bir gözle görme ve değerlendirme imkânı elde eder. Şiirlerde Adalar tabiî güzelliği, aşka ve hatıralara mekân olması yönüyle ön plana çıkar. Tabiî güzelliği ve genel atmosferiyle aşk duygusunu harekete geçirir ve insanı aşka sevk eder. Ada ve yaşanan aşk birleşir. Sevgiliye has unsurlarla ada tabiatının unsurları arasında paralellikler kurulur. Ada ve sevgili birlikteyken bir değer ve mânâ ifade eder. Aşk bittikten sonra, bu defa aşkın hatıralarını taşıyan yönü dolayısıyla Adalar tekrar tekrar sığınılan bir mekândır. Mensur şiirlerde aşka ve hatıralara mekân olması dolayısıyla eserlere taşınır. Önce aşka, ardından bu aşka dair hatıralara mekân olur. Deneme türündeki eserlerde tarih içindeki macerası, tabiî güzelliği ve sosyal hayatıyla ele alınır. Hatırat ve mektuplara samimî duygu ve düşüncelerle yansır. Adalar yazarların günübirlik ziyaret ettikleri, mevsimlik veya sürekli oturdukları bir mekândır. Bu eserlere samimî duygu ve düşüncelerle yansıması sebebiyle, hatıraların gölgesinde mekân-insan münasebetinin bir başka boyutunu okuma imkânı verir. İstanbul Adaları Tanzimat sonrasında farklı devir ve nesillere mensup yazarlarımızın eserlerine zengin bir şekilde aksetmiştir. İstanbul’un kendi içindeki zenginliğini bu eserler sayesinde bir kez daha görme imkânı buluyoruz. İstanbul bundan sonra da kültür ve sanatımızı beslemeye devam edecek, tarihî macerası, tabiî güzelliği, zamanın şehre kattığı değerlerin getirdiği farklı çağrışımlarla edebî eserlerde yer alacaktır.