Ben Manchester United’i Seviyorum
İran’da ilk baskısı 2012 yılında yapılan, büyük ilgi görüp birçok ödül kazanan (Yedi İklim Edebiyat Ödülü’nden yılın en iyi romanı, yılın en iyi üç avangart romanından biri, Buşehr Edebiyat Ödülü, Tajrobeh (Tecrübe) dergisinden yılın en iyi romanı ödülü) ve İngilizce ile İtalyanca çevirileri de basım aşamasında olan roman, Behruz Dijurian’ın özgün ve oldukça güzel çevirisiyle Türkçe olarak okuyucularımıza sunulmuştur.
Yer yer mizah, zaman zaman kara mizah ve bazen de dram şeklinde kaleme alınan romanın hikâyesi, sürükleyici anlatım biçimi ve çok ilginç tiplemeleriyle 2000’li yıllarda başlıyor ve İran’ın 1940’lı yıllarının siyası atmosferine kadar geriye uzanıyor… Romanda geçen olaylar, Türk okuyucuları da yakından ilgilendirmektedir.
Rommel gelmişti… Field Marshal, Alman ordusunun efsanesi, ellili yılların başlarındaki kahrolası soğuk bir kış gecesinde Tahran’a girip İstanbul caddesinde Naderi Hotel-Kafe’nin lobisinde, üniforması, şapkası ve eldivenleriyle oturarak ayaklarını sallamıştı. Rommel, artık Fransızca konuşmayı bırakıp tüm ruhların ortak dilini konuşmaya başlayan şairin ruhunun yanına uzanmıştı. Rommel oldukça gecikmeli olarak Tahran’a girerken, siyahlar giymiş vefalı yüz SS subayının ruhu da kafenin karşısında, büyük komutana ve ona daha çok sokulmak isteyen delinin birinin ruhuna dalmıştı. SS subaylarının ruhu, insanların, onların mide ve bağırsaklarından geçmelerinden asla hoşlanmazlardı. Yine de itiraz etmeden komutanın hareket etmesini bekliyorlardı. Field Marshal Erwin Rommel Tahran’a girince, askerleri, kendisini ziyaret ederek saygı ve sadakatlerini sundular.