Cemal Reşid Rey’le Operetlerin İzinde (1920-1972)
Cemal Reşid Rey’in 1932 yılından başlayarak müzik üretiminde, operet geleneğine yönelmesinin en önemli nedeni; “Batı müzik kültürüne ait olan operet türünün 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Osmanlı kültürü tarafından benimsenmiş” olmasıdır. Ekrem Reşid Rey ve Cemal Reşid Rey, geçmişi ve geleneği olan bu türün Cumhuriyet dönemi halkasını oluştururlar.
Ekrem Reşid ve Cemal Reşid Rey’in operet alanında sağladıkları bu başarının nedeni; “operet geleneğinin kent insanının geçmişinde, gazel, taksim gibi kökleşmiş değerlerinden beslenmiş olması ve bu değerler üzerinde temellenerek kitleyle kalıcı iletişim zemini kurmaya olanak vermesidir.
Ekrem Reşid sahne dünyasını, tiyatro dilini çok iyi tanıdığından kardeşi Cemal Reşid’i de bu türde çalışmalar yapmaya yönlendirir. İki kardeşin ürettiği “ortak eserlerinde bazen Ekrem Reşid’in önceden hazırladığı metinlere Cemal Bey müzik yazar, bazen de Cemal Bey’in önceden bestelemiş olduğu bir müzik çekirdeği Ekrem Bey’in sahneye uyarlamasıyla, yeni bir şekil bulur”.
Cemal Reşid Rey’in literatürde operet olarak anılan eserlerinin sayısı onbirdir. Bunlar; Barbe Bleu (Mavi Sakal – 1920), Le Petit Chaperon Rouge (Küçük Kırmızı Şapkalı Kız – 1920), Üç Saat (1932), Lüküs Hayat (1933), Deli Dolu (1934), Saz Caz (1935), Maskara (1936), Hava Civa (1937), Yaygara 70 (1969-1970), Uy! Balon Dünya (1971), Bir İstanbul Masalı (1972)’dır. Bestecinin bu eserlerin dışında, librettosu Ekrem Reşid Rey’e ait La Geisha ve librettosu Reşat Ekrem Koçu’ya ait Benli Hürmüz (1936) operetleri bulunmaktadır.
Bugüne kadar Cemal Reşid Rey’in operetleri hakkında eserlerin konusu, karakterleri vb. künye bilgilerini içeren kataloglanmış bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle, Rey’in operetlerinin izinden giderken, okuyucuya fikir verebilmek için yapıtlar hakkında bilgi içeren kitap, dergi, gazete, temsil kitapçığı ve tezlere yer verilmiştir.