Darwin’in Kara Kutusu
Michael Behe diyor ki, “Darwin ‘Türklerin Kökeni’ni yazdığında, hücre sırlarla dolu bir kara kutuydu. Kutunun dışı gözlemlenebiliyordu, fakat nasıl çalıştığını, ne tip organellerden oluştuğu konusunda hiçbir fikri yoktu.”
Sizce moleküler biyolojinin, bir fare kapanının, kanın pıhtılaşmasının, Rude Goldberg makinesinin ve “İndigenemez Karmaşıklık” teorisinin birbirleriyle nasıl bir ilgisi olabilir? İlk başkışta bunların birbirleriyle hiçbir bağlantısı olmadığını söyleyebilirsinz. OYsa, tüm bu bakışlar Michael Behe’nin “Darwin’in Kara Kutusu / Evrim Teorisine Karşı Biyokimyasal Zafer” adlı kitabının birer bölümünü oluşturuyor. Pennsylvania Lehigh Üniversitesi’nde biyofizik profesörü olan Michael Behe, bu kitabıyla akademik çevrelerde çok ateşli tartışmaların çıkmasına yol açtı.
Son 40 yıldır Darwinizm’in karanlık noktaları gerek “Yaradılışçı” hareketler, gerekse “Akıllı Tasarım” teorisyenleri tarafından birer birer bilimin masasına çok daha önemli bir yer teşkil etmekte. Behe’nin diğer evrim karşıtı araştırmacılardan farkı, onun çok tanınmış bir üniversitenin, çok tanınmış bir bilim adamı olmasında ve de argümanlarının sağlam temelinde yatmakta. Peki ama Behe neyi savunuyor? “Akıllı Tasarım” teorisi neye dayanıyor?
Charles Darwin kendi kitabı “Türlerin Kökeni”nde şunları söylüyordu:
“Eğer çok sayıda, art arda gelen ve gözle görülür küçüklükteki değişikliklerle oluşamayacak kadar kompleks bir organın var olduğu ortaya konulmuş olsaydı, benim teorim yerle bir olurdu. Ama ben öyle bir organ bulamadım…” Oysa Behe öyle bir organın varlğını biiyor ve son 40 yıldır moleküler ve hücre konusundaki biyolojik araştırmalarla birlikte bu kara kutunun yavaş yavaş açılmaya başladığını söylüyor.
Yoksa Darwin’in “Doğal Seleksiyon” teorisinin açıklandığı yaşam sistemi, yüzlerce moleküler kompleks organın keşfedilmesiyle yerle bir mi oluyor?
Aksoy Yayıncılık, Show Kitap “Bilim Dizisi”nden çıkardığı “Darwin’in Kara Kutusu” adlı kitapla, tarafsız ve ilkeli yayın anlayışıyla yepyeni bir tartışma başlatıyor. Notre Dame Üniversitesi’nden Felsefe Profesörü Peter Van Inwogen ise bu tartışmayı şöyle tanımlıyor:
“Eğer Dorwinistler bilimsel gerçeklerle dolu bu kitabı, önemseyerek, yanlış anlayarak veya ona gülüp geçerek karşılarlarsa, bu durum bugün Darwinizm’in bir bilimsel teori olmaktan çok bir ideoloji olduğu yönündeki gitgide yayılan şüpheler için önemli kanıt olacaktır.”