Fasih-i Mevlevi Gül ü Mül
Fasîh’in Gül ü Mül adlı münazarası, edebiyatımızın önemli inşâ örnekleri arasında yer alır. Eserdeki duygu, düşünce ve ifadedeki zarafet, Fasîh’in hat ve resimdeki ustalığını da yansıtır. Mensur olarak anılmakla birlikte eserde hiç de yadsınamayacak kadar manzum parça vardır. Bunlar, başta Sebk-i Hindî şairleri olmak üzere, Arap, Fars ve Türk şairlerin Gül ve Mül eksenli beyitlerinin iktibaslarıdır. Eser, Gül ve Mül arasındaki tartışmayı konu edinir. Gül ve Mül, kendi erdemlerini, üstün taraflarını, karşı tarafın ise eksikliklerini, münşiyâne bir tarzda âyet, hadis, hikâye, şiir, fıkra ve atasözleriyle dile getirir. Gül ü Mül Klâsik Türk Edebiyatında Gül ve Mül ekseninde oluşmuş mazmun, simge ve mecazlarla örülüdür. Gül, edebiyatımızda bahar ile birlikte anılan unsurları da içine alarak, baharın ve çiçeklerin simge değeri olur. Bu yönüyle eser, mensur bir “Bahariyye”, “Verdiyye” ve “Şükûfe- nâme” örneği olarak değerlendirilebilir. Şarap ve mey gibi keyif verici içeceklerin simge değeri olan Mül şahsında ise eğlence meclisleri ile kişileri, sâkî ve şarabın mahiyetinin anlatıldığı eser, mensur bir “Sâki-nâme” özelliği de taşır. Varlığın farklı yönlerinin tek bir hakikatin görüntüsü olduğunu anlatmak, bildirmek amacı üzerine kurulan metin, okurunu münazara aracılığı ile varlık hakkında düşünmeye, onu anlamlandırmaya yöneltmiş olur. Bu bakımdan Gül ü Mül, varlığa “birlikte düşünmek” eksenli bakışın esere dönüşmüş hâlidir.