Felsefi ve Siyasi Yazılar
Yazılar’ın bu altıncı ve son cildi, Althusser düşüncesinin klasik temalarından oluşan metinleri bir araya getiriyor. Felsefe, bilim, din ve ideoloji nasıl tanımlanmalıdır ve aralarındaki ilişkilerin doğası nedir? Tarih nedir? Öznesiz bir süreç olarak tarih nedir? Marx’ın gençlik yapıtlarıyla Kapital arasında gerçekleştirdiği “epistemolojik kopuş” ne anlama gelir? Ve felsefe nedir? Söz bir kez daha Althusser’in:
Marksizmi emek felsefesi olarak gören bütün idealist yorumlar, bütün emek ideolojileri incelendiğinde, bunların 1844 Elyazmaları’nın konularını yinelediği ya da bir “praksis” Fenomenolojisi kurmaya çalıştıkları a posteriori olarak kolayca fark edilir. Ama burada söz konusu olanın, başka bir alana, bilimin alanına yerleşmiş tarihsel materyalizm değil, felsefi ideoloji olduğu söylenerek itiraz edilecektir.
Emek kavramı, şu kavramlarda “parçalanır”: emek süreci, emek sürecinin toplumsal koşullarının yapısı, (emek değil) emek gücü, (emeğin değil) emek gücünün değeri, somut emek, soyut emek, emek gücünün uygulamaya koyulması, emek miktarı, vb. Tüm bu “parçalanmalar” yalnızca basit, kökensel emek mefhumunun tarihsel materyalizm için teşkil ettiği büyük epistemolojik engelin, tarih biliminin önünden kaldırıldığı belirli biçimlerdir. Marx Kapital’de, emeğin “toplumsal” niteliğinden, gitgide daha çok toplumsallaşan emekten bahsettiğinde, bu ifadelerdeki, emek kelimesi, teorik olarak ilksel ve dolayısıyla kendiliğinden bilimsel olan bir ana kavrama yani Emek kavramına göndermez, kısa bir listesini verdiğim birleşik yeni kavramlara gönderir.