Kemalizm Laiklik Şehidlik
Haklı olmak, adil olmak ve Hak çizgide bulunmak, bize büyük ve yenilmez bir direniş gücü, yüksek bir azim ve cesaret sağlayacak olan büyük güç kaynağımızı oluşturmaktadır. Haklı olmanın, Hakk’a iman edip, Hak yolda sebat etmenin ve adaleti temsil etmenin ve böylece ilahi yardıma müstahak olmanın sağlayacağı bu gücü, uzun vadede alt edebilecek hiçbir dünyevi güç ve silah icat edilmemiştir ve edilemeyecektir. Yeter ki, haklı olmaktan, Hak yolda bulunmaktan hiçbir şartta vazgeçmeyelim ve her yerde başımız dik olarak savunabileceğimiz adil İslami kimliğin izzetli çizgisinden hiçbir sebeple ayrılmamaya büyük özen gösterelim. Bu sebeple, haklı olmanın ve Hak yolda bulunmanın kazandırdığı bu güçle, zalimleri ve zulümlerini, sömürülerini, haksızlıklarını yüksek sesle ve korkusuzca sorgulayıp, itiraz etmeli, hak ve özgürlüklerimizi ise sonuna kadar savunmalıyız. Özgürlüklerin hediye edilmeyip, ancak fethedilerek, bedeli ödenerek elde edilebileceğinin bilinciyle, hak ve özgürlüklerimiz uğruna bedel ödemeye hazır olduğumuzu gösterecek onurlu ve şahsiyetli duruşlar sergilemeliyiz.
Öncelikle mevcut hak ve özgürlük alanlarımızı, sınırlara dayanana kadar kullanıp, sınırları esnetmeye ve surlarda gedikler açmaya çalışmalıyız. Sorun çıkarmaz, konulan hudutlara ve yasaklara, itirazsız riayet edersek, yeni özgürlük alanları kazanabilmemiz mümkün olmayacaktır. O halde gasp edilmiş hak ve özgürlüklerimizle ilgili sürekli sorun çıkarmalı, tartışma açmalı, itirazlarımızı yükseltmeliyiz. Bu anlamda, sürekli yeni gündemler oluşturacak tarzda, yeni hak ve özgürlük taleplerimizi gündemleştirmeliyiz. Egemenler Allah’a şirk koştukları ve zulmettikleri halde korkmuyorlar da, bizler, Rabbimizin hükümlerine uygun bir biçimde, özgür ve adil bir hayatı yaşamak talebimizden dolayı neden korkalım? Asıl korkması gerekenler, Rablerine de baş kaldırarak bize zulmeden ve inancımız istikametinde bir hayatı özgürce yaşamamıza engel olan zalimlerdir.