Selam Dünyalı Ben Türküm
Yürüyüş yaparken zıplayıp tabelalara vuranların, evde gömlek, kravat ve süveterini çıkarmayıp sadece altına pijama giyenlerin, gazetedeki insan fotoğraflarına türlü çeşitli bıyık çizenlerin hikayesi…
“Kopya kişinin kıldığı namaz geçerli midir? diye soranların, uzaylı görünce taş atanların, işkembe -kokoreç yasaklanır diye AB’den soğuyanların, yeni dökülmüş betona imza atanların hikayesi…
Haftasonu ödevini pazar akşamına sıkıştıranların, bi arkadaşa bakıp çıkanların, duvarlarına geyikli halılar asanların, cep mesajında destan düzenlerin hikayesi…
Adaleti mafya tezgahlarında arayanların, Susurluk’tan sadece ayran çağrışımı çıkaranların, mermi manyağı yapanların/yapılanların, her şeye ülkücü ad bulanların hikayesi…
Otobüste cam kenarlarına oturan, akşam üstü hüzne dalan, Aziz Nesin’e rakı kadehiyle rahmet okuyanların hikayesi…
Her şeye ama her şeye alaturka bir tını verenlerin hikayesi…
Tebessümden öte bir şey var bu kitapta… Belki muzip bir kahkaha, belki de derin bir çekme…
Hal-i pür melalimiz işte…