Thomas Hobbes’un Siyaset Felsefesi
Thomas Hobbes’un yaşadığı dönemde Britanya’da iç savaş yaşanmakta, gelişmekte olan ticaret burjuvazisi parçalı iktidar yapısından rahatsız olmakta, pazarın bu¨tu¨nleştirilmesi y.nu¨nde talepler dile getirmekteydi. Feodal aristokrasinin dağıttığı ve yerelleştirdiği iktidarın tek elde toplanması bu dönemde gu¨ndeme gelmişti. Hobbes bu ihtiyacı De Cive (1647) ve Leviathan’da (1651) teorileştirirken, bugu¨n modern devlet olarak tanımladığımız yapının temellerini atan yazarlardan biridir. Hobbes’un du¨şu¨ncesinde egemenlik bir çok açıdan merkezî bir kavramdır. Egemen yasa yapma yetkisini tartışmasız olarak elinde bulundurur, yasa yapma erki diğer erklerden önce gelir, egemenin gu¨cu¨ yasaların kaynağıdır ve egemen kendi yaptığı yasalara tabi değildir. Hobbes devleti, yazarı, oyuncusu, oyunun kendisi ve seyircileri bireyler tarafından hep birlikte oluşturulan bir tiyatroya benzetir. Bu öyle bir tiyatrodur ki, onu sahneye koyan bireyleri d.nu¨şu¨me uğratmakta, yurttaş yapmaktadır. Aynı zamanda bu öyle bir oyundur ki, oyunun kendisi, yaratıcıları, icracıları ve seyircilerinden kopmakta, onların u¨stu¨nde ve dışında yeni ve u¨stu¨n bir kimliğe kavuşmaktadır.
Siyaset teorisi alanında u¨lkemizde çeviri ve telif olarak sınırlı sayıda çalışma olduğu, çoğu kez bilinen kalıpların yinelendiği, bunların da bizi yu¨zeyselliğe mahkûm ettiği bilinen bir gerçek. De Cive’yi de dilimize kazandırmış olan Deniz Zarakolu’nun imza attığı bu çalışma, Hobbes u¨stu¨ne Tu¨rkiye’de yapılan en kapsamlı araştırmalardan biridir. Benzer çalışmaları özendirmesi en içten dileğimdir.